26 Haziran 2010 Cumartesi

Şiş Ciğerin İstanbul'daki Adresi...

Eğer ciğeri benim gibi sevmiyorsanız, Ciğerci Hulusi'den sonra fikriniz değişebilir...

Bilenler için Asmalı Mescitte Ciğerci Hulusi vardır, ciğeriyle meşhur olduğu söylenir, iki kere gittim ikisinde de ciğer yemeden çıktım çünkü sevmiyordum. Şirketteki Mersinli arkadaşım hatta benim hocam diyebileceğim birisi( Erdal Şahin ) tarafından Ciğerci Hulusiye gitmem yönünde bir tavsiye aldım ve ilk fırsatta yola koyuldum..

Kadıköy PTT arkadasın da ki sokaktan sahile gitmek için sağa döndüğünüzde bütün esnaflar bilir burayı, Ciğerci Hulusi Mersin Usulü Şiş Ciğerin İstanbul'da ki en iyi adresi diyebiliriz..



İki katlı mekanda oturduğunuz an itibariyle masanız donatılıyor, közde soğan, közde domates, sumaklı soğan, ezme, yeşillikler ve yanında lavaş ekmeği...




Bu lezzetleri yerken birden şiş ciğerler önünüze geliyor. Bir porsiyon 10 şişten oluşuyor, isterseniz şişleri 5 ciğer 5 et olarak talep edebiliyorsunuz.. Ciğerler o kadar güzel servis ediliyor ki, yediğiniz ciğerin kuzu etinden farkı olmadığını anlıyorsunuz.. Şişleri lavaş ekmeğine sarıp tek bir kalemde ağzınıza atabilir ve tam Mersin işi şiş yemiş olursunuz :) Şişleri lavaşa çekip üzerine ezme ve soğan ilave edince cidden tadından yenmiyor..





Şişleri bitirdikten sonra sıra tatlıya geldiğinde, mersinin meşhur tatlısı kerebiç önünüze geliyor. Kerebiç Mersinde sadece ramazan ayında yapılırken sonradan hızlı bir şekilde yayılmış.. Kerebiç anlatılmaz yaşanır bir lezzet, yanında çayda olunca süper oluyor..




Toplam iki kişinin 45-50 lira hesap ödeyerek rahatlıkla bütün bunları yiyebileceği bir mekan, lezzetleri ise cidden şüpheye hiç gerek yok..

Adres; Caferağa Mah. Mühürdar Cad. Misbah Muayyeş Sok. No:6/4 Kadıköy/İstanbul
Adres tarifi: Kadıköy PTT arkadasın da ki sokaktan sahile gitmek için sağa döndüğünüzde bütün esnaflar bilir
Telefon: (216)336-1123

22 Haziran 2010 Salı

Aboovvvvv..

Mesainin bitiminden saatler geçmişken, sevgili dostum güzel insan Güney Yasavur ile kebap sohbetine daldık, kendisi bu konuda ihtisas yapmış olduğu içinde genelde onun konuşmasıyla geçen bir sohbetimiz oldu.. Artık o kadar konuştuktan sonra bir şeyler yapmamız gerekiyordu, büyüğüm olarak ona uyma kararı aldım ve peşinden evimden çok uzak olan içerenköye gitmek için yola koyuldum..

Ekip 3 kişiden oluşuyordu ; Güney Yasavur, Göktuğ Gürsoy ve Ben..

Gittiğimiz mekan Kayışdağ Caddesi üzerinde ki harika Adana Kebapçısı, Aboov Kebaptı..

Fazla konuyu uzatmayayım, içeriye girdiğimiz Güney nedeniyle çok sağlam bir karşılama bizi bekliyordu, özel bir ilgi alaka vardı, Güney abinin oranın daimi müşterisi olduğunu anlamam gecikmemişti.

Masaya otururuz oturmaz, yan taraftaki Adıyaman Çiğ Köftecisinden büyük bir tabak geldi ve bitmesi çok uzun sürmedi :) yanında tabi turşu da getirmişlerdi..




Güney'in verdiği sipariş toplam 10 Adana ve 5 Kanat Şişten oluşuyordu, sabırsızlıkla beklemeye koyulduk.. Gelen tablo, cidden picasso'nun bir eseri gibiydi, adanaların yapımı mükemmeldi, et çamur gibiydi ve lezzeti harikaydı, aynı zamanda kanatlarda küçük olarak seçilmiş, tek bir hamlede yenebiliyordu.. Tablodaki en çok dikkatimi çeken nokta ise soğanların suyunun sıkılarak servis edilmesiydi, cidden başarılı bir teknik olmuştu..




Bu tablonun bize maliyeti içecekler dahil 100 lira olmuştu.. Ortalama 6-7 kişinin doyacağı bir tepsiyi biz 3 kişi yemiştik ancak eş dost akrabayla gidilebilecek ve fiyatları uygun bir mekan..

Adres; Kayışdağ Caddesi, İçerenköy.
Tarif; Kozyatağından doğru Küçükbakkalköye gelirken, Küçükbakkalköy girişinden 50 metre geride sol tarafta..

21 Haziran 2010 Pazartesi

Cezayir Usta'nın Yeri.. Bağdat Ocakbaşı...


2010'nun Güngöreninde böyle bir lezzet hala bozulmadan devam ediyor..

Pazar günü çok bunaltıcı bir hava varken aklıma takıldı bugün ne yapabilirim diye, birden yağmur bastırınca evde kaldığımın işaretidir bu dedim ancak Allah duymuş ki sesimi yağmurun dinlemesi fazla uzun sürmedi, tabi benimde kendimi sokaklara atmamda gecikmedi..


Yönümü Güngörene çevirdim, Kebabın büyük üstadlarından Cezayir Ustanın Bağdat Ocakbaşına doğru gidiyordum, Metrobüse bindim, Maltepe durağında indikten sonra üstten Köyiçi minibüslerine bindim, köyiçinde inince nereye sorsanız size mekanı gösterirler..

Sokağa ilk girdiğinizde İstanbul'dan bir sokak değil Gaziantep'in göbeğinde hissediyorsunuz kendinizi.. Cezayir Ustanın mekanı da direk gözümüze çarpıyor. İlk başta İçli köfte ile açıyorduk perdeyi, böyle bir içli köfte yemeyeli de uzun zaman olmuştu, içinde ki malzemeden patlayacak bir hal almıştı köfte, malzemeler ise o kadar lezzetli ki, ikinciyi söylememek için zor tuttum kendimi..


İçli köfteyi yerken kendimden geçmiştim, peşinden köpüklü ayranda çok iyi gelmişti, biraz ekşi bir ayran olmuştu ancak o bile çok başarılıydı..

İçli köfte ve ayran mideye gitmişti artık kebap diyerekten kendimi parçalamak üzereydim, bu arada arkadaşın adanası geldi ancak benim kuzu şiş yoktu, arkadaşımın kebabına saldırmak istiyordum ancak o da çok iyi muhafaza etmişti, anlamıştı galiba benim saldıracağımı :) Tam ben derin kebap düşüncesine dalarken, pidenin üzerinde kuzu eti, domates, yeşil soğan ve maydanoz parçacıkları önüme serildi.. İşte benim bittiğim an bu andı, hangi ara yedim bitirdim bende anlamadım ve bir anda olup bitmişti, kuzudan eser kalmamıştı..


Artık kebap bittikten sonra son noktayı Künefe ile koyma zamanı gelmişti, özel olarak talep ettiğim üzere kısık ateşte pişirilen küfenem gelmişti ve neredeyse geliş hızıyla oda bitmişti, cidden lezzeti süperdi..



Çok güzel bir akşam olmuştu benim için, bu lezzetleri sunan Bağdat Ocakbaşı çalışanlarına sevgiler saygılar..


Fiyat: 2 Kebap 3 Ayran 1 Su 1 Künefe toplam 26 lira..
Adres tarifi: Köyiçi meydanına geldiğinizde dürümcülerin sokağını sorarak Bağdat Ocakbaşına ulaşabilirsiniz.
Adres: Merkez Mah. İkbal Sok. No:12
Telefon: (212)461-9141
Web sitesi: www.bagdatocakbasi.com



20 Haziran 2010 Pazar

Kebap Bahane Tatlı Şahane.. Sur Tatlısı...

Arkadaşlarla Fatihte bir nikah törenine katılmıştık, nikah sonrasında Özbek Pilavı diye bir olay vardı ki onu size ayrı anlatacağım, konuya dönelim hemen, nikahı olan arkadaşımızı tebrik ettik, dışarı çıktığımızda eve dönmeye vaktimiz vardı ve arkadaşlar ne yapalım diye sorarken bir tanesinden "Sur Kebap" diye bir ses çıktı... İşte benim Sur Kebap ile tanışma anım...

Mekana ilk girişte güler yüzlü mekan sahipleri karşılamıştı bizi ama benim mekan sahiplerini görecek gözüm yoktu, gözlerim askıda ki kuzulara kaymıştı yani Büryan Kebabı.. Büryan Kebabı; iç organları alınmış kuzunun 2-3 metre derinliğinde ki çamurdan yapılmış kuyu da odun ateşi üstünde pişirilmesiyle oluyor.. Kuzu eti o kadar yumuşak oluyor ki, ağzınıza attığınızda et parçalara ayrılıyor..















Karşılamadan sonra bahçede bulunan masalara oturduk ve ne yiyeceğimizi düşünürken arkadaşlar karışık kebap yiyelim dediler, olur yanıtını aldıktan sonra ikişer kişilik tepsilerimizi yaptırdık, kebap öncesi çiğ köftelerimiz geldi ancak çok başarılı olduklarını söyleyemem.. Kebaplarımız geldi, karışık kebabın içinde, tavuk, kuzu, adana, ufra vardı, altında bulgur pilavı ve kenarları salata ile süslenmişti. Kebap olayı güzeldi ancak gene bir kebaptan doğan beklentilerimi karşılamamıştı, sanki burada başka bir lezzet vardı, asıl bu mekanın ününü o yayıyordu..
Onu keşfettiğim an gecikmedi, Sur Tatlısı; o muhteşem lezzet, aranılan kan bu olayda gizliydi, cidden büyük bir olaydı Sur Tatlısı.. Sıcak İrmik bir tabağa dökülüyor üzerine vanilyalı dondurma konulup tekrar sıcak ırmak tatlısıyla üstü kapatılıyordu, irmiğin üstüne kimi zaman çilek kimi zamanda muz eklenerek sıcak şekilde servis ediliyordu. Bu tatlıya ilk çatalı batırdığım da anladım ki bu çatalla yenmez hemen kaşık istedim ve direk kaşıkla daldım, tatlının bitmesi dakika almamıştı, sizde bir gün giderseniz, benim bu tatlı için demek istediklerimi daha iyi anlayacaksınız..
Sur Kebap
Adres: İtfaiye Caddesi No: 27/1Adres tarifi: Kadınlar PazarıTelefon: (212)533-8088

Büyük Bi Aşk "İstanbul"..

Hayatta bana sürekli yazı yazdıracak bi şey varsa oda İstanbul'dur.. Sabah kalktığınızda havasını ayrı bi solursunuz, akşam yatarken gözlerinizi farklı bi kapatırsınız, arada geçen zaman dilimi ise bu şehre olan aşkın dolu dizgin dakikalarıdır..

Bi çok şehir gezersiniz, tatil yaparsınız, akrabaları ziyaret için uzak kalırsınız ancak gene özleminiz bu şehirdedir çünkü sevgilinizden, eşinizden, anne ve babanızdan farksızdır İstanbul, her türlü kucak açar size, her türlü bağrına basar..

Doğduğunuz yer Beyoğlu ise, İstanbul sizin için daha bi vazgeçilmez olur.. Beyoğlu'nun, İstanbul kokan sokaklarında yürürken, "İşte benim İstanbul'um budur" dersiniz. Bu şehir her gün birilerini doğururken, her günde birilerini alıp götürüyor ama ne olursa olsun bütün güzelliğiyle bizi her zaman kendine hayran bırakıyor..

İçinizden kopup gidercesine "Ben İstanbul Çoçuğuyum" diye haykıra biliyorsanız, İstanbullu olmuşsunuz demektir..